Arkadaşlar, herkese merhabalar. Bu bölümümüzde motosikletin üzerinde nasıl doğru oturmalıyız, doğru oturuş pozisyonu nedir, bundan söz edeceğiz. Aşağıdan yukarıya doğru tek tek inceleyerek size detayları anlatmaya çalışacağız.
Öncelikle motosikletimize her zaman soldan yanaşmalıyız. Bunun temel sebebi motosiklet ayağının sol tarafta olması, dolayısıyla ağırlık merkezinin de sol tarafta olmasıdır. Motosikletim orta ayakta da olabilir, ancak bu sefer de gidonum sola dönük olacak, binmeden önce gidonumu diğer tarafa doğru açarsam bana binmek için çok fazlasıyla bir alan kalır. Aynı bir otomobil kapısı gibi düşünelim. Motosikletim orta sehpada ise pege basarak bineceğim. Sol ayağımla pege basıyorum. Ağırlık merkezimi mümkün olduğunca motosiklete yaklaştırarak motosikletin üzerine doğru çıkıyorum.
Aşağıdan başlayarak yukarıya doğru bütün oturuşumu düzelterek devam edelim arkadaşlar. Öncelikle ayağımızın motosikletin pegine basması gereken yerine biz ayak topu deriz. Yani baş parmağımızın hemen alt tarafında bulunan yerle basmanızı, ayak uçlarınızı ve topuklarınızı da tamamen motosiklete yapıştırmanızı öneriyoruz. Bunun sebepleri şu, öncelikle size sıçrayın dersem ayağınızın ortasıyla ya da topuğunuzla sıçrama şansınız yoktur, değil mi? Parmak uçlarınızı ve ayak topunuzu kullanırsınız sıçramak için. Motosikletimin bir amortisörü var. Beni daha stabil tutuyor, konforlu tutuyor. Bu şekilde bir basış, ikinci amortisör vazifesi görecektir. Hemen bir yanlış alışkanlıktan bahsedelim. Çoğu arkadaşımla karşılaşıyorum, ayaklarını vitesin ve frenin üzerinde hazır bekletmek gibi bir alışkanlıkları var. Bunun şöyle negatif yanları var, mesela sürüyorum ve bir kasise geldim veya çukura girdim. İstemsizce frene basabilir ya da vitesimi küçültebilirim. Dolayısıyla frene ne zaman ihtiyacım varsa ayağımı koymalıyım. Arka freni kullandım, işim bitti. Tekrar hemen doğru yere ayaklarımı koymam gerekiyor.
Ayaklarımın ön tarafını kapalı tutmamın bana en büyük faydası, motosiklete dizlerimle de tutunacağım için kolaylık sağlamasıdır. Eğer ayaklarım açıksa dizlerimle motosikleti kavramak çok zor olacak. Ayaklarım kapalıysa bu iş benim için çok kolay olacaktır.
Evet, tam konusu açılmışken hemen dizlerimizden bahsedelim. Yukarıya doğru çıkıyorum. Dizlerim her daim motoru kavramalı arkadaşlar ama bu bazen yanlış anlaşılıyor. Sürekli depoyu sıkarak gitmek isterseniz maksimum 5, bilemediniz 6 dakika motosiklet sürebilirsiniz ve inanılmaz yorulursunuz. Bir mola ihtiyacı hissedersiniz. Bizim kavramaktan kastımız, motosiklete her daim bacaklarımızın yapışık olmasıdır. Çukurdan geçtim, tümsekten geçtim, hızlanıyorum, yavaşlıyorum ya da bir viraja giriyorum, manevra yapıyorum diyelim, aklınıza gelen tüm aksiyonlarda stabilite açısından depoyu mümkün olduğunca sıkmanız, motosikletle tek parça halinde kalmanız çok önemli.
Hemen tekrar yukarıya doğru çıktığımda belim mümkün olduğunca serbest, omuzlarım serbest olmalı. Şimdi şöyle bilinen bir şey var, motosiklette depoya ne kadar yakın olmalıyım sorusu çok sık soruluyor. Daha önceden verilmiş örnekler var, depoyla aranıza bir yumruk boyu mesafe bırakın vs gibi… Bunu da şöyle netleştirelim. Motosikletle oturuşunuzu, depoya ne kadar yakın olacağınızı belirleyen şey kollarınızın açısıdır. Biz kollarımızın yerle paralel olmasını ve omuzumuzla da arasında aşağı yukarı 90 derecelik bir açı olmasını istiyoruz. Bunu yakalayabilmek için eğer motosikletiniz bir naked ya da supersportsa muhtemelen geride oturmanız gerekecektir. Enduro gibi bir yol motosikletinde de mümkün olduğunca önde oturmanız bu açıları sağlayacaktır.
Daha yukarıya doğru çıkalım. Gidonu nasıl tutmalıyım sorusunun cevabı ise bileklerimizin mümkün olduğunca düz olması. Bileğim ile kolumdaki paralellik devam etmeli. Herhangi bir şekilde kırık olmamalı. Gidonu sıkmakla ilgili çok güzel bir örnek var, kuş tutar gibi tutun derler gidonu. Yani avucunuzun içerisinden kuş kaçmasın ama çok sıkıp da zarar vermeyin şeklinde. Burada da mümkün olduğunca yumuşak tutacağım gidonu. Gidon herhangi bir aksiyona girdiğimde, çukurda, tümsekte elimden kaçmayacak ama gidonu sıkıyorsam yönlendirmem büyük bir problem haline gelecektir. Biraz önce dizlerden bahsetmiştik. Dizlerimle motosiklete doğru şekilde tutunuyorsam ve aksiyon geldiğinde sıkıyorsam, motosiklete gidondan tutunmak zorunda hissetmeyeceğim ve böylelikle manevralarımı da çok kolay yapabiliyor olacağım.
Hemen yukarıya doğru çıkıyorum. Çenem yerle paralel. Mümkün olduğunca ileriyi göreceğiz. Her zaman söylediğimiz gibi çenemizde bir üçüncü göz varmış gibi düşünebiliriz. Eğer gözümü aşağıya doğru indirirsem olup biten her şeyden bihaber olurum. Çenemdeki üçüncü göz her şeyi görmek zorunda. Eğer dönüş yapıyorsam, dönmek istediğim yöne çeviriyorum. Önce çenemle gidiyorum. Bir saniye sonra hamlemi yapıyorum. Her dönüşten önce gitmek istediğim yer neresiyse, bir saniye önce bakıyorum. Ondan sonra hamlemi yapıyorum. İster yavaş sürelim, ister hızlı sürelim. İster gidonla yönlenelim, ister kontrayla yönlenelim. Dönüşten bir saniye önce muhakkak gitmek istediğim yönü çenemle gösteriyor olmalıyım.
Arkadaşlar bir de manet kullanımı ile ilgili kısaca hemen konuşalım. Bu konuda biliyorsunuz çok farklı görüşler var. İki parmak kullanalım, tek parmak kullanalım, dört parmak kullanalım şeklinde. Herhangi bir tartışma içerisinde olmak istemediğimiz için sadece tavsiye niteliğinde, biz dört parmak kullanılması yönünde ısrarcıyız.
Arkadaşlar motosiklet hakimiyeti konusunda bizim için çok önemli iki kriter var. Bunlardan bir tanesi motosikletin üzerinde doğru oturmak, diğeri de doğru bakış. Bu ikisini çok doğru yapıyorsak hakimiyetimiz çok kolaylaşacak demektir. Biraz önce size anlattığımız uygulamaları yaparsanız çok daha güvenli süreceğinize eminim. Keyifli ve güvenli sürüşler diliyorum.